Omuz bölgesi mekaniği oldukça komplex olan bir bölgedir. Bu eklem bölgesi aslında tek eklem gibi görünmekle birlikte eklemin 3 komponenti vardır. Bunlar; glenohumeral eklem, akromioklavikular eklem ve sternoklavikular eklemdir. Glenohumeral eklemle skapulo-humeral kasların kontrolü altında abduksiyon, fleksiyon ve rotasyon hareketleri yapılır.diğer iki eklem ise birlikte serviko-skapular ve toraco-skapular kasların kontrolünde skapulanın toraks üzerinde 90° rotasyonuna ve kısmi olarak antero-posterior doğrultuda kaymasına müsaade eder.
Omuz Hastalıklarında Teşhis
1 ) Hikaye : En önemli veri ağrıdır. Genellikle akromiondan başlayan ve deltoid adale insertio bölgesine kadar yayılan bir ağrı vardır.gerçek omuz ağrısı dirsek altı bölgeye geçmez. Akromioklavikular eklem ve sternoklavikular eklemden kaynaklanan ağrıların aşağıya doğru yayılma özellikleri yoktur. Sıklıkla brakial plexus, boyun ve omuz yukarısındaki bölgelerden köken alan ağrılarda omuza vurabilir. Gerçekten omuzdan kaynaklanmayan bu vuran ağrılarda; ağrı dirsek altı hatta bazen ele kadar yayılır, beraberinde hastanın iğnelenme ve uyuşma olarak tanımladığı parestezi mevcuttur.
2 ) Muayene :
a) İnspeksiyon : Kemik konturları, yumuşak doku konturları, cildin rengi ve yapısı ve skar ve sinüs olup olmadığına bakılır.
b) Palpasyon : Kemik konturları, yumuşak doku konturları, cildin ısısı, lokal hassasiyete bakılır.
c) Hareketler : Gerçek glenohumeral hareketle skapular hareket ayrılmalıdır. Hareket esnasında ağrı, adele spazmı ve krepitasyon olup olmadığına bakılmalıdır.
d) Kas gücü : Serviko-skapular ve torako-skapular adalelerin gücü ( skapula hareketleri kontrol edilir ), skapulo-humeral adaleler ( gleno-humeral eklem hareketleri kontrol edilir ).
e) Akromio-klavikular ve sterno-klavikular eklem muayenesi : İltihabın kardinal bulgularına, hareketlere ve stabiliteye bakılır.
3 ) Radyoloji :
a) Ön-arka ve yan ( kol 90° abduksiyonda çekilen grafi ) grafiler rutindir. Gereğinde humerusun değişik rotasyon derecelerinde grafilere ihtiyaç duyulabilir.
b) CT ve MR ( Gerekli durumlarda )
Omuz Bölgesi Hastalıklarının Sınıflandırılması
Gleno-humeral Eklem Hastalıkları
Artritler
Septik artrit
Romatoid artrit
Tbc artrit
Osteoartrit
Frozen shoulder
Mekanik Bozukluklar
Rekürrent dislokasyonlar
Komplet rotator cuff yırtıkları
Ağrılı ark sendromu
Biseps’in uzun tendonunun rüptürü
Hiçbir Gruba Girmeyenler
Biseps’in uzun tendonunun tenosinoviti
Akromio-klavikular Eklem Hastalıkları
Osteoartrit
Persistent dislokasyonlar ve subluksasyonlar
Sterno-klavikular Eklem Hastalıkları
Osteoartrit
Persistent ve rekürrent dislokasyonlar
OMUZ SEPTİK ARTRİTİ
Omuzda çok sık olarak görülmez. Genellikle çocuklarda humerus üst uç metafizindeki focustan omuza geçer.
Tedavi : Diğer eklemlerdeki septik artritlerin tedavisi gibidir.
OMUZDA ROMATOİD ARTRİT
Omuz RA’ de el bileği, el ve ayak gibi periferik bölgeler kadar sık tutulan bir bölge değildir. RA’ de omuz genellikle diğer eklemlerle birlikte tutulur. Bulguları; lokal ağrı, eklem sertliği, ısı artışı, sinovial kalınlaşmaya bağlı şişme ve kısmi olarak hareket kaybıdır.
Tedavi : RA’ e yönelik ilaç tedavisi uygulanır. Ayrıca egzersiz yapılması eklem hareket açıklığının korunması açısından önemlidir. Cerrahi tedavide şayet eklemdeki hareket kaybı ileri derecede ise total eklem artroplastisi uygulanır.
TBC ARTRİTİ
Nadiren omuzda tutulum görülür. Bulguları; ağrı, diffüz şişlik, lokal ısı artışı, ve eklem hareketlerinde kısıtlanmadır. Radyografide erken aşamalarda glenohumeral bölgede diffüz rarefaksiyon, ileri aşamalarda cartilaj mesafesinde daralma ve subkondral kemikte erozyon meydana gelir.
Tedavi : Antitbc. ilaç tedavisi ana kuraldır. Eğer eklemde aşırı derecede destrüksiyon varsa artrodez önerilir.
OSTEOARTRİT
Osteoartrit omuz ekleminde diğer eklemlerde görüldüğü kadar sık görülmez. Omuz eklemindeki osteoartrit vakalarında predispozan bir faktör vardır. Daha önceden geçirilen travmalar, aseptik nekroz ve yaşlılık en sık rastlanılan sebeplerdir.
Patoloji : Artiküler kartilaj bozulur, olay hemen altındaki kemiğe ilerler, eklem kenarları hipertrofiye olur, ve osteofitler oluşur.
Klinik : Genellikle yaşlı hastalardır. Ana şikayet ağrı ve kolunu kaldıramamasıdır. Muayenede, eklem hareketlerinde kısıtlanma gözlenir.
Radyoloji : Eklem aralığında daralma, eklem hatlarında keskinleşme ve sıklıkla skleroz görülür. İleri aşamalarda osteofit formasyonu oluşur.
Tedavi : Başlangıç döneminde konservatif tedavi düşünülür. Antiinflamatuvar ilaçlar, kısa dalga diatermi, masaj ve egsersizler faydalı olabilir. İlerlemiş vakalarda artrodez veya total eklem artroplastisi uygulanır.
FROZEN SHOULDER ( ADHESİVE KAPSÜLİT, OMUZ PERİARTRİTİ )
Sık görülen durumlardan biridir. Ağrı ve glenohumeral eklemde bütün planda hareketlerin kısıtlanması ile radyolojik bulgu olmaması ve spontan iyileşme olması ile karakterizedir.
Etyoloji : Sebebi tam olarak bilinememektedir.
Patoloji : Tam olarak anlaşılamamıştır. Eklem kapsülünde adhesyonlar vardır.
Klinik : Omuz ve kolda ağrı vardır. Muayenede glenohumeral hareketlerin ( abduksiyon, fleksiyon, ekstansiyon ve rotasyon ) normal hareket sınırlarının ¼ veya ½ oranında azalmış olduğu görülür. 6 – 12 ay içinde spontan iyileşme meydana gelir. Önce ağrı ortadan kalkar, daha sonra eklemdeki sertlik azalır, yavaş yavaş eklemi aktif olarak kullanmaya başlar.
Tedavi : Akut ağrılı aşamada ekstremite sling ile istirahata alınır. Daha sonra omuza yardımlı egzersizler verilir. Non-steroid antiinflamatuvar ilaçlar verilir. Ciddi vakalarda steroid kullanılır. Ağrı azaldığı halde omuz hareketlerinde geri dönüş yoksa anestezi altında manipulasyon yapılır.
REKURREN ANTERİOR OMUZ DİSLOKASYONU
Travmatik dislokasyonun glenohumeral eklemde meydana getirdiği struktürel değişiklikler sonucu oluşur. Nadiren de travma olmaksızın ligament laksisitesi sonucu gelişir. Humerus başı glenoid labrum ve kapsülle birlikte glenoid anterior kenarından soyulması ile birlikte öne çıkar. Humerus başının glenoid anteriorundaki keskin kenar ile teması sonucu zamanla başın posterolateral kısmında artiküler eklem yüzünde meydana gelen baskılanma sonucu defekt oluşmaya başlar.
Klinik olarak ilk omuz çıkığından sonra özellikle abduksiyon, ekstansiyon, dış rotasyon hareketleri ile ortaya çıkan çıkık tablosu oluşur.
Röntgende rutin ön-arka filmlerde bir şey görülmeyebilir. Olay eski ise humerus 60 -80° iç rotasyonda çekilen ön-arka röntgen filmlerinde humerus baş kısmında kemik defekti görülebilir.
Tedavi daima cerrahidir.
REKURREN POSTERİOR OMUZ DİSLOKASYONU
Anterior dislokasyona göre oldukça nadirdir. En sık sebebi elektrik şoklar ve epileptik nöbetler sonrası oluşur.Olay aynıdır bunda farkı glenoin labrum ve periost skapula boynunun posteriorundan soyulur. Dislokasyon abduksiyon ve iç rotasyon hareketleri esnasında meydana gelir.
Tedavi cerrahidir.
KOMPLET ROTATOR CUFF YIRTIĞI
Komplet yırtığı inkomplet yırtıktan ayırmak önemlidir. İnkomplet yırtık ağrılı ark sendromu dediğimiz supraspinatus sendromunun önemli bir nedeniyken, komplet yırtıkta tam omuz abduksiyonu yapma kabiliyeti ortadan kalkar.
Genellikle ani düşme sonucu ortaya çıkar ancak tendonda yaşla birlikte ortaya çıkan dejenerasyon önemli bir predispozan faktördür.
Yırtık genellikle supraspinatus tendonundadır ancak komşu infraspinatus ve subskapularisi de içine alabilir. Yırtık tendonun insertio yerine yakındır ve kapsülüde içine alabilir. Yırtılan uçlar retrakte olur ve bu bölgede ara (gap) oluşur ve omuz eklemi ile subakromial bursa arasında irtibat sağlanmış olur.
Klinik : Hasta genellikle 60 yaş üzerinde erkek hastadır. Düşme veya zorlanma sonrasında omuzda veya kolun üst kısmında ağrı, ve kolunu kaldıramama şikayeti ile gelir. Muayenede o bölgede hassasiyet saptanır ve hastaya abduksiyon yapaması istendiğinde glenohumeral eklemden aktif hareketin olmadığı ancak skapular hareketlerle 45 - 60° bir hareketin olduğu gözlenir. Pasif hareketler tam olarak vardır ve yardımla birlikte deltoidin de katkısıyla 90° nin biraz üzerine kadarda hareket yapılabilir. Supraspinatus tendonunun yırtığında karakteristik olarak glenohumeral eklem abduksiyonu başlatılamaz. Bunun sebebi abduksiyonun başalangıç fazında supraspinatus ve deltoidin kombine olarak hareket etmesi gerekmektedir. Bundan dolayıda yardım ve horizontal planda kısmi kaldırıldıktan sonra deltoid hareketi ile abduksiyon başlar. Ayırıcı teşhisde, ağrılı ark sendromu, axiller sinir paralizisi ile karışır. MR ve Artrografi teşhisde önemlidir.
Tedavi : Yaşlı hastalarda operasyondan kaçınılmalıdır, büyük yırtık durumlarında bile zamanla deltoid etkisi ile omuz abduksiyonu kazanılabilmektedir. Genç hastalarda ise cerrahi olarak tendonun dikilmesi gerekir.
AĞRILI ARK SENDROMU ( SUPRASPİNATUS SENDROMU )
Glenohumeral abduksiyonun başlangıç ve son kısmında ağrı olmaması, orta kısmında ağrı ile karakterize bir sendromdur. Supraspinatus tendonunun humerusun tuberositas kısmı ile korakoid ve korakoakromial ligament arasında sıkışması ile ağrı oluşur.
Patoloji : Normal omuzda abduksiyon hareketi esnasında abduksiyonun 45 - 160° arasındaki bölümünde humerus proksimali ile korakoid çıkıntı arasındaki mesafe hemen hemen sıfıra iner. Şayet buradan geçen yapılarda şişme ve hasssasiyet oluşursa bu hareket arkında mesafenin ortadan kalkmasına bağlı olarak ortaya çıkan sıkışma ile ağrı ortaya çıkar. Bu sendromun oluşumuna neden olan 5 primer lezyon vardır. Bunlar :
1. Supraspinatus tendonundaki minör yırtıklar,
2. Supraspinatus tendiniti,
3. Supraspinatus tendonu içinde kalsifiye depozit oluşumu,
4. Subakromial bursit,
5. Tuberkulüm majus injurileri
Klinik : Omuz ekleminden yapılan abduksiyon hareketi sınırlarını 0 - 180° arasında kabul edersek, 45 - 160°arasındaki hareket arkında ağrı olur. Bunun dışındaki abduksiyonun başlangıçtan 45° ye kadar olan kısmında ve son 20° lik kısmında ise ağrı olmaz.
Radyoloji : Tuberkulüm majus kırığı veya calsifiye depozit olan vakalarda radyoloji anlamlıdır. Bunun dışındaki vakalarda normaldir.
Ayırıcı Teşhis : Akromioklavikular dejenerati osteoartrit ile sıklıkla kaırşır. Ancak bu hastalıkta ağrı 90° abduksiyonla başlar abduksiyon arttıkça ağrıda artar.
Tedavi : Primer lezyona uygun olarak tedavi yapılır. Başlangıçtaki dönemde kısa dalga diatermi, non-steroid antienflamatuvarlar ve egzersiz gibi fizik tedavi modaliteleri uygulanır. Bunlarla tedavide başarılı olunamayan olgularda ise cerrahi tedavi uygulanır. Cerrahi tedavide anterior akromioplasti ( akromionun anterior 1/3 kısmı ve korakoakromial ligament rezeksiyonu ) uygulanır.
BİSEPSİN UZUN TENDONUNUN RÜPTÜRÜ
Supraspinatus tendonu ve ekstensor pollicis tendonundan sonra vücutta en fazla rüptüre olmaya eğilimli olan tendondur. Tendon güçsüzleşmediği sürece rüptüre olması zordur. Predispozan faktör yaştır. Yaşla birlikte özellikle tendonun bisipital oluğa girdiği noktada ( bu noktada tendonun aksında angulasyon oluşur ) meydana gelen tekrarlayan sürtünmeler kopmaya neden olur.
Klinik : Hasta genellikle orta yaşta erkek hastadır. Kaldırma veya çekme esnasında omuz bölgesinde birşeylerin koptuğunu ve ağrı hisseder. Başlangıç döneminde bir şey hissetmez ama zamanla kolun ön kısmında kasın bulge olduğu ( toplandığı ) gözlenir. Rüptürden hemen sonra yapılan muayenede bisipital oluk üzerinde hassasiyet saptanır. Hasta karşı dirence karşı fleksiyon veya supinasyon yaparsa adele karnı ortasında yuvarlak top şeklinde rüptüre olan kısım palpe edilebilir. Dirsek fleksiyon veya supinasyonunda çok hafif bir güçsüzlük tespit edilir.
Tedavi : Genellikle konservatif tedavi yeterlidir. Eğer cerrahi onarım düşünülürse Tendonun distaldeki güdüğünü bisipital oluğun duvarına sutüre etmek yeterlidir.
BİSEPS TENDİNİTİ
Biseps tendonunda veya bisipital olukta ağrı ve hassasiyet ile karakterizedir. Genel olarak kabul edilen sebep; tendonun olukta sürtünmesi ile oluşan irritasyona bağlı olduğudur. Kolun aktif kullanılması esnasında ağrı yakınması ile başvurur. Muayenede bisepsin uzun tendonu üzerinde hassasiyet ve önkolun zorlu supinasyonu ve fleksiyonu ağrının arttığı gözlenir. Tedavide omuzun aşırı kullanılmasından kaçınılmaya çalışılır. Sling ve kısa dalga diatermi uygulanabilir.
AKROMİOKLAVİKULAR DEJENERATİF OSTEOARTRİT
Glenohumeral dejeneratif osteoartritten daha fazla görülür. Artiküler kıkırdakta dejenerasyon, osteofit oluşumu ile karakterizedir. Elin başın üzerine götürüldüğü pozisyonlarda akromioklavikular eklemde ağrı ortaya çıkar. Muayenede eklem kenarlarında kalınlaşma, özellikle 90° abduksiyondan sonra artan ağrı vardır. Radyografide; kartilaj mesafesinde daralma ve marginal osteofitler vardır. Tedavide, kolun yukarıya kaldırıldığı işlerden uzak kalma, fizik tedavi ajanlarının uygulanması ve çok şikayet olan durumlarda cerrahi tedavi uygulanır.
0 yorum:
Yorum Gönder